Friday, 23 April 2010

Six in the city


"En büyük lüksüm, trendsetter oluşum."
Demiş atalarımız. Demiştir yani. Öyle tahmin ediyorum.
Bu güzel sözün bugüne kadar söylenmemiş olma ihitmali yok çünkü.

Ben bunu alçakgönüllülükle şu şekilde, naçizane yeniden yorumluyorum:
"En büyük lüksüm, trendsetter (arkadaşlara sahip) oluşum."

6 gay arkadaşım, her ayın ilk cuması o güne kadar hiç gitmemiş oldukları, ya da gitmiş ama uzun zamandır uğramamış olmaktan hüzün duydukları mekanlara gidip yemek yiyorlar. Sonra her birden fazla Türk'ün olduğu yerde olması beklendiği gibi, bir tanesi arıza çıkartıyor. Ya yemekleri beğenmiyor, ya gidilen yeri... Akdenizli ruhu taşıyan caanım trendsetter arkadaşım da huysuzu gruptan atıyor. Adı konmuş bi kere; "6 in the City". 6'ya yuvarlanmalı, 5'te kalınmamalı.

Böylece 5 gay + 1 straight = 6 in the City, şehirde esmeye devam ediyor.

+ 1'in ezik temasının yok oluşunun temelleri benimle atıldı.
"En cool +1" olarak gittiğim akşam yemeği pek bir keyifliydi.

Thursday, 22 April 2010

Jamie bizi diskoya götür!




SunSplash Antalya Vol. 2 // 23 - 30 Mayıs, 2010
19 Mayıs'ı birkaç (!) günle daha birleştirip atın kendinizi Antalya'ya, atın.
Attınız.
Çekin flip-flop'ları ayaklarınıza, çekin.
Çektiniz.
Geçen sene de SunSplash'in ilkinde, Hillside Su'ya gitmediniz mi?
Gittiniz.
Güzel miydiniz?
Güzeldiniz.

Hillside Su...
Sushi...
Dans...
Yoga...
Spa...
Akşamüstü partileri...
Sabahaltı partileri...

Söyleyin canınız kimi dinlemek istiyorsa, söyleyin.
Söylediniz.
* Jamie Lidell (LIVE)
* Gilles Peterson, Norman Jay
* Phil Asher, Rainer Truby,
* Manasseh, DJ Cliffy, Simbad,
* the bPm, LeFtO, Baris K, Ahu, Fuchs,
* djsoulprovyder, Lebby Anafu, Vincent Casey, Dearhead


Şimdi, söyleyin. Lüks sadece kolumuza taktığımız çanta mıymış?
Değilmiş. Neymiş? Değilmiş.

www.sunsplash-antalya.com

Oku bakıyım: Pradalfabe





Biliyorsunuz, M/M (Paris), Mathias Augustyniak ve Michael Amzalag’ın kurduğu bir sanat ve tasarım ortaklığı (biliyor musunuz hakkaten?). Augustyniak ve Amzalag, Prada için özel bir çalışma yapmış ve 26 harften oluşan alfabetik bir tişört koleksiyonu hazırlamış. Adı, Pradalfabe. Bu hikayede kafam biraz karıştı gerçi ama sadeleştirip anlatmaya çalışayım:

1. Prada için koleksiyonerlere özel olarak tasarlanan PRADALFABE, üzerinde P-R-A-D-A / M harfleri bulunan tişörtlerden oluşuyor.

2. Augustyniak ve Amzalag, üzerinde logo olan bir Prada tişörtü almayı, markanın sunduğu dünyadan bir hatıra almaya benzetiyor. Onlara göre, Prada kelimesinde kullanılan 4 harften birini taşıyan bir tişört almak da hatıra olabilir.

3. M/M, Prada-M yazmak için kullanılan harf setinden yararlanarak, ön kısmında bir harf ile süslenmiş ve arkasında Prada-M logosu bulunan 5 tişört tasarlamış. PRADALFABE, içinde 26 harfin detaylarını ve İtalyan yazar Federico Nocolao’nun bir yazısını,imzalanmış ve numaralandırılmış 64 sayfalık bir albümü bulunduran özel tasarım kumaş kutu içinde satışa sunuluyor.

4. Ben, bana söylenenin yalancısıyım. Siz daha sadeleştirebilirseniz, yoruma yazın. Ben ç, ğ, i, ö, ş, ü harfleri için yürüteceğim lobi faliyetinin layoutunu çıkarmaya gidiyorum. Güzide harflerimizi lüks dünyasına katalım istiyorum.

5. (tişörtün üstündeki grafik sanki Escher'in "House of Stairs"ini mi çağrıştırıyor?)

Prada, sen beyaz daha güzelsin!





Ellerimdeki alışveriş poşetlerine bir de Gauffré çantanın “Brevetto” sapı eklenecekse, yumuşacık nappa derisi de gözüme gözükmüyor, metal Prada logosu da. Miuccia Prada’nın büyükbabası rahmetli Mario zamanında bu “Brevetto” sapları bavullarda kullanmıştı, saygı duyarım. Ama ben istediğim zaman çantamı omuzuma asabilmeliyim. Asabiliyor muyum? Asabiliyorum. Büzgüler hem çok seksi, hem çok sevimli; ideal kadın modelinin çanta versiyonu.